5/30/2012
survival instinct
Geçen senenin her ayını çok net hatırlıyorum ve aklıma en sevdiğim roman kahramanının cümlesi geliyor 'insan sadece tehdit edildiğinde samimi davranır'.
Ne kadar samimiydik bilmiyorum ama fazlasıyla 'gerçektik'
Bir insanın illüzyon balonu yırtılıp ortaya gerçek zannettiği inançları nasıl saçılır, saçılan şeylerin üzerinde nasıl kamp kurulur artık çok iyi biliyorum.
2011 in başında babam vardı, artık fiziksel olarak yok.
Korkunç kelimesinin hiçbir halt ifade etmeyeceği bir hastalık sonucunda diğer taraftaki sevdiklerinin yanında devam etmeye karar verdi yaşantısına.
Bizim de kucağımızda ne yapacağımıza karar veremediğimiz bi acı çocuğu bıraktı. Onunla büyüyüp onunla öğrenmek üzere.
Hatta o kadar çok şey öğrenmek zorunda kaldık ki başımıza ağrılar girdi, sonu gelmez mutfak muhabbetleri yapmak zorunda kaldık. Annem ne öğrenmişti, abim ne öğrenmişti, ben ne öğrenmiştim?
Görsel olarak kötü anılar bırakıp gitmek zorunda kalan sevdiklerimizle ilgili en büyük sıkıntı, iyi hallerini hatırlamak için koca bir 'kötü anılar' çukurunun üzerinden atlamak zorunda kalışınız ve bazen o çukura düşmemek adına iyi hallerini barındıran anılarından bile vazgeçebiliyorsunuz, şimdilik..
Güçlü müydüm? Herkesi ve kendimi şaşırtacak kadar. Sanırım gücümü gördüğümüz inandığımız dünyaya olan inanç yoksunluğumdan aldım. Gerçekçi olmayışımdan, gördüğümden ziyade görmediğime inanışımdan.
Hala bu gezegende yürüyen, nefes alan, işe giden, yemek yiyen, gülen tarafıma sorarsanız; mayına bastığını ve patladığını, kayıp organlarının yerini bilmediğini söyleyebilir.
Köklerimi sapladığım evrenin en bilinmez ve hafif yerlerinde dolaşan tarafıma sorarsanız; size sadece bir dostu uğurladığını söyleyecektir.
İkisine de eşit söz hakkı vermem önemliydi. Verdim de.
Büyük bir gezegeni yörüngesinden çıkaracak bir göktaşı çarptı içime. 30 larım bambaşka biriyle devam ediyor, bu kadını henüz tanımıyorum. Ama tanıdıkça seviyorum bundan önceki 8 ayımı ondan korkarak geçirdim oysa.
Bu yeni kadın, giderek silinen eskisi ve ben... filmin sonuna kadar beraberiz
Ölüme sevdiğiniz birini uğurluyorsanız ondan korkmuyorsunuz, korku yerini arkadaşlığa bırakıyor artık onu görmezden gelmiyorsunuz, her an yanınızda sizinle yürüdüğünü biliyorsunuz ve dostluğuna alışıyorsunuz.
Her anı çok kıymetli derslerle dolu bir yıl geçirdim ve şimdi görüyorum ki bu sene de bambaşka bir cephede öyle geçiyor.
Hiçbir üniversitede, hiçbir kitapla öğrenemeyeceğim bu büyük acının altında gizli bilgeliğin yerini, büyük bir bedel ödeme uğruna bize gösteren babama teşekkür ederim.
ve öyledir.
Ne kadar samimiydik bilmiyorum ama fazlasıyla 'gerçektik'
Bir insanın illüzyon balonu yırtılıp ortaya gerçek zannettiği inançları nasıl saçılır, saçılan şeylerin üzerinde nasıl kamp kurulur artık çok iyi biliyorum.
2011 in başında babam vardı, artık fiziksel olarak yok.
Korkunç kelimesinin hiçbir halt ifade etmeyeceği bir hastalık sonucunda diğer taraftaki sevdiklerinin yanında devam etmeye karar verdi yaşantısına.
Bizim de kucağımızda ne yapacağımıza karar veremediğimiz bi acı çocuğu bıraktı. Onunla büyüyüp onunla öğrenmek üzere.
Hatta o kadar çok şey öğrenmek zorunda kaldık ki başımıza ağrılar girdi, sonu gelmez mutfak muhabbetleri yapmak zorunda kaldık. Annem ne öğrenmişti, abim ne öğrenmişti, ben ne öğrenmiştim?
Görsel olarak kötü anılar bırakıp gitmek zorunda kalan sevdiklerimizle ilgili en büyük sıkıntı, iyi hallerini hatırlamak için koca bir 'kötü anılar' çukurunun üzerinden atlamak zorunda kalışınız ve bazen o çukura düşmemek adına iyi hallerini barındıran anılarından bile vazgeçebiliyorsunuz, şimdilik..
Güçlü müydüm? Herkesi ve kendimi şaşırtacak kadar. Sanırım gücümü gördüğümüz inandığımız dünyaya olan inanç yoksunluğumdan aldım. Gerçekçi olmayışımdan, gördüğümden ziyade görmediğime inanışımdan.
Hala bu gezegende yürüyen, nefes alan, işe giden, yemek yiyen, gülen tarafıma sorarsanız; mayına bastığını ve patladığını, kayıp organlarının yerini bilmediğini söyleyebilir.
Köklerimi sapladığım evrenin en bilinmez ve hafif yerlerinde dolaşan tarafıma sorarsanız; size sadece bir dostu uğurladığını söyleyecektir.
İkisine de eşit söz hakkı vermem önemliydi. Verdim de.
Büyük bir gezegeni yörüngesinden çıkaracak bir göktaşı çarptı içime. 30 larım bambaşka biriyle devam ediyor, bu kadını henüz tanımıyorum. Ama tanıdıkça seviyorum bundan önceki 8 ayımı ondan korkarak geçirdim oysa.
Bu yeni kadın, giderek silinen eskisi ve ben... filmin sonuna kadar beraberiz
Ölüme sevdiğiniz birini uğurluyorsanız ondan korkmuyorsunuz, korku yerini arkadaşlığa bırakıyor artık onu görmezden gelmiyorsunuz, her an yanınızda sizinle yürüdüğünü biliyorsunuz ve dostluğuna alışıyorsunuz.
Her anı çok kıymetli derslerle dolu bir yıl geçirdim ve şimdi görüyorum ki bu sene de bambaşka bir cephede öyle geçiyor.
Hiçbir üniversitede, hiçbir kitapla öğrenemeyeceğim bu büyük acının altında gizli bilgeliğin yerini, büyük bir bedel ödeme uğruna bize gösteren babama teşekkür ederim.
ve öyledir.
5/25/2012
5/15/2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)