1/22/2010

Sualtı Rugby

Bence, kessinlikle dünyanın en eğlenceli, keyifli ve zor sporu sualtı rugbysidir. Şimdi okuyanlardan bu sporla uğraşan varsa kocaman gülümsemiştir, çünkü ne demek istediğimi anlamıştır. Senelerce uğraştığım için elbette objektif değilim! Güzel anılarımın çoğu bu sporla ilgili. Sonrasında yatay geçiş yaptığımız sualtı hockey'i asla rugby kadar zevk vermedi. Sualtı Rugby'si 3 boyutlu oynayabileceğiniz tek takım sporu:) heryöne hareket özgürlüğünüz var. Rakiple mücadele var, risk var, kulak çınlaması var, bolca faul var:) Antrenmanı derinliği düşük havuzlarda oldukça zor, düşünsenize ortalama 2m derinliği olan bi havuzda 1 sene antrenman yapıyorsunuz ve müsabaka 5m derinlikte! Oyyy! Alışmak içinse muhtemelen 2 gününüz var:) Her deplasmanda o boş ve derin havuzu gördüğümde kalp çarpıntısından ölecek gibi olurdum. Ya dalamazsam, ya basınca dayanamazsam, ya kulağıma bişi olurda maça giremezsem, vs. vs. ama maç düdüğüyle biterdi hepsi. Madalya seramonisinde her seferinde gülme krizine girer ve azar yerdik. Kocaman tam olimpik bir havuzun etrafına birbirlerini görecek şekilde yüzlerce sporcuyu dizin ve gülmemelerini bekleyin! Mümkün değildi... Hele saygı duruşu.. Bir havuzdan bir de seramonide rezil olmaktan korkar olmuştuk:) Antrenörümüzde inadına protokolün karşısına koyardı bizi! Malzeme eksikleri, yırtılan mayo panikleri ve saç kurutma makineleriyle geçen bir ilk gençlik zamanı. Maçtan hemen önce 1-ısınmaktan nefret ederdim 2- konuşmaktan, ama bütün azarlarımı da çok konuştuğum için yerdim! Hele bir Trabzon mono palet deplasmanı yolcuğumuz vardıki hatırladıkça gülerim...

Kısaca, hala deli gibi rugby yapmak istiyorum varsa bir takımınız, ya da kuracaksınız kurtarın beni bu eziyetten!

Hiç yorum yok: