Olgunluk Çağı, Camille Claudel'in bir heykelinin ismi. Tuttuğum bir defteri karıştırırken Sakuntala isimli heykelinin görseline rastladım, özenle çıkış alıp yapıştırmışım. Sakuntala, hintli bir şair olan Kalidasa'nın 7 perdelik oyunundan esinlenilerek yapılmış. Derken aklıma yukarıda resmi görünen heykeli geldi. Tekrar baktım...
Bence Olgunluk Çağı, 'acı çekme' duygusunun günlerce, aylarca yoğrularak o acıyı çekenin elinden üç boyutlu bir biçimde dile gelmesidir. Temel ve yönlendirici korkusu 'terkedilmek' olan kadın varlığının, bu korkuya hükmedebilmek için, onu küçütme isteği sonucunda meydana getirdiği muhteşem bir eserdir. Bazen, o eller sevinç ve sınırsız mutluluk için birşeyler yapsaydı, izlerken nasıl bir haz alırdık diye düşünüyorum. Sevgili Camille, bildiğimiz kadarıyla dram dolu hayatının büyük bir bölümü heykel yaparak geçirdi. Heykellerindeki dairesellik ve bağlantılar müthiştir. "Bakın ne güzel heykel yapıyorum!" demez eserleri. "İster bakın ister bakmayın, yapıyorum!" der ve belki bu nedenle Rodin'den çok daha samimi bulurum. Bir çok sanatçının eserlerinde 'eksik' olduğunu hissettiğim o spontane ve samimi dışa vurum, gözünde 'yaratmak' dışında birşey olmamasından kaynaklı haklı küstahlık vardır Camille'de ve iyiki de vardır... Yoksa hissiz olanları ayıramazdık. Parfümerilerde kokuları ayırdedebilmeniz için küçük çanaklarda kahve bulundururlar. Bir heykel sergisi gezerken cebimizde Olgunluk Çağı'nın bir resmini bu yüzden bulundurmalıyız gibi geliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder