12/31/2010

bil'mek

yürüdüğün patikayı izliyorum,
ve kendi yolumu açarken açılan yaralarımı..
öfkemle tutuşturduğum ağaçlarım var
hüznümle devrilen dağlarım
kendi coğrafyamı şekillendirirken fırtınalarım
senin yoluna bir tüy bile düşürmedim

bilmedin..

hayvanlarım evrildi, çiçeklerim değişti
konuşan bir ormanda susan tek şeyim şimdi
ve hedefimi hatırlamayacak kadar yaşlıyım
genç vücudumun içinde eski bir eşyayım
sesimi duyup irkildin belki, ama kim olduğumu

bilmedin...

ağladığını gördüm, güldüğünü duydum
yanyana yürüdük rüzgarlarım yoluna çıkmadı
bulutların neden orada olduğunu hiç sormadın
soru sormadığın o yolda hiçbirşey öğrenmediğini
fırtınalı tepenin azizliğini ve yolunun bittiği yeri hiç

bilmedin..

yoluna çıkmayan çirkinlik
seni güzellikten soğuturken
sadece izlediğin fırtınalar topraklarını sulamıyordu
ve yolunun bittiği yer en başına çıkıyordu
ama

bilmedin..

-------------------
fyz

(bazen müdahale edemediğiniz deneyimler vardır. bir ses parçasının bile o deneyimi yaşayan kişinin yolunu bozabileceğini bilir ve susarsınız. fonda kalır, yolunu kuş bakışı gördüğünüz halde ona nerede biteceğinin bilgisini veremezsiniz.. ruhunuzun üzerini yırtan o patikayı açılışından kapanışına kadar seversiniz. eski bir yaranın izi gibi, yavaş açılan, hızlı kapanan)

Hiç yorum yok: